Atıf, Gerçek Etkiyi mi Ölçüyor, Yoksa Akademik Oyunu mu?
Atıf Sistemi ve Akademik Görünürlük Üzerine Genel Bir Perspektif
Akademik dünyada “başarı” çoğu zaman birkaç sayı ile özetleniyor:
toplam atıf, h-index, dergi etki faktörü, Q1–Q2 sıralaması…
Bu göstergeler, proje değerlendirmelerinden akademik yükseltmelere kadar birçok kritik kararda belirleyici hâle gelmiş durumda. Ancak giderek daha fazla akademisyen şu soruyu sormaya başladı:
👉 Atıf sayıları gerçekten bilimsel etkiyi mi ölçüyor,yoksa akademisyenleri belirli davranışlara zorlayan bir oyunun parçası mı?
Bu yazıda, dünya genelinden ve Türkiye’den sayısal verilerle, atıf sisteminin neyi ölçtüğünü, neyi ölçemediğini ve akademik görünürlüğü nasıl şekillendirdiğini ele alıyoruz.
——————————————————————————————————————————
👉 1. Atıf Neyi Ölçer?
Atıf, teorik olarak bir çalışmanın:
- -> Literatürde ne ölçüde kullanıldığını
- -> Başka araştırmaların düşünsel çerçevesine ne kadar girdiğini
- -> Bilimsel tartışmaya ne ölçüde katkı sunduğunu
göstermeyi amaçlar.
Bu açıdan bakıldığında atıf, akademik etkileşimin bir izi olarak değerlidir.
——————————————————————————————————————————
👉 2. Atıf Neyi Ölçmez?
Ancak atıf metrikleri, yaygın kullanımına rağmen şu unsurları doğrudan ölçmez:
- -> Araştırmanın doğruluğu veya tekrarlanabilirliği
- -> Toplumsal, klinik veya politik etkisi
- -> Eğitimde veya uygulamada yarattığı dönüşüm
- -> Uzun vadeli bilimsel katkı (bazı alanlarda atıf penceresi 10 yılı aşar)
Bu nedenle uluslararası çerçeveler, atıf ve dergi metriklerinin tek başına karar aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurgular.
Örneğin DORA ve Leiden Manifestosu, etki faktörü ve benzeri göstergelerin “kestirme” olarak kullanılmasına açıkça karşı çıkar.
——————————————————————————————————————————
👉 3. Küresel Gerçek: Atıflar Eşit Dağılmıyor
Bibliyometrik analizler, atıf dağılımının son derece dengesiz olduğunu gösteriyor:
✔ En çok atıf alan %10’luk yayın grubu, toplam atıfların yaklaşık %50’sini alıyor.
✔ Alt %50’lik yayın grubu, toplam atıfların %10’undan daha azına sahip.
Bu şu anlama geliyor:
- -> Ortalama atıf değerleri, birkaç “çok atıf alan” çalışmanın etkisiyle şişebiliyor.
- -> Büyük çoğunluğun gerçek görünürlüğü bu ortalamalarda görünmez hâle geliyor.
Bu nedenle güncel değerlendirme yaklaşımları, alan normalize metrikler, yüzdelik dilimler ve medyan değerler gibi alternatifleri öne çıkarıyor.
——————————————————————————————————————————
👉 4. “Matthew Effect”: Görünür Olan Daha Görünür Oluyor
Bilim sosyolojisinde iyi bilinen bir kavram var: Matthew Effect (kümülatif avantaj).
- -> Tanınmış araştırmacılar
- -> Güçlü üniversiteler
- -> Geniş uluslararası iş birliklerine sahip ekipler
başlangıçtan itibaren daha görünür oluyor. Bu görünürlük, daha fazla atıf getiriyor; daha fazla atıf ise daha fazla görünürlük sağlıyor.
Sonuç olarak atıf, yalnızca bilimsel kaliteyi değil;
✔ ağları,
✔ kurumsal prestiji,
✔ kurumdil ve erişim avantajlarını
da yansıtan bir göstergeye dönüşüyor.
——————————————————————————————————————————
👉 5. Atıf Sistemi Bir “Oyuna” Dönüşüyor mu?
Atıf metrikleri doğrudan teşvik ve yükseltme kriterlerine bağlandığında, sistem kaçınılmaz olarak oyun davranışları üretmeye başlıyor.
5.1 Öz-atıf
Öz-atıf belirli düzeylerde doğal ve meşru olabilir. Ancak bazı alanlarda:
- -> Dergi öz-atıflarının toplam atıflar içindeki payı %6–7 bandına çıkabiliyor.
- -> Aşırı öz-atıf, dizin sağlayıcılar tarafından etik risk olarak değerlendiriliyor.
5.2 Zorunlu atıf ve atıf kartelleri
Hakem veya editör yönlendirmesiyle belirli dergilere atıf istenmesi, atıf sisteminin güvenilirliğini zedeliyor.
5.3 “Salami slicing”
Tek bir araştırmanın çok sayıda küçük yayına bölünmesi:
- -> Yayın sayısını artırabiliyor
- -> Potansiyel atıf yüzeyini genişletebiliyor
Ancak bilimsel katkıyı netleştirmeyebiliyor.
——————————————————————————————————————————
👉 6. Türkiye Perspektifi: Üretim Artıyor, Görünürlük Aynı Hızda mı?
Bibliyometrik analizler, atıf dağılımının son derece dengesiz olduğunu gösteriyor:
6.1 Yayın hacmi
2000–2024 döneminde:
✔ Dünya genelinde ≈ 60,8 milyon yayın
✔ Türkiye kaynaklı ≈ 937 bin yayın
> Türkiye’nin küresel yayın payı yaklaşık %1,5
Bu, nicelik açısından önemli bir büyümeye işaret ediyor.
6.2 Atıf performansı (G20 karşılaştırmaları)
1996–2022 dönemini kapsayan verilerde:
✔ Doküman başına atıf ≈ 13–14
✔ Öz-atıf sayısı toplam atıfların anlamlı bir bölümünü oluşturuyor.
Bu tablo şunu gösteriyor:
📌 Yayın sayısındaki artış, uluslararası görünürlük ve etki ile otomatik olarak örtüşmeyebiliyor.
——————————————————————————————————————————
👉 7. O Hâlde Sonuç Ne?
Atıf ne tamamen masum bir kalite göstergesi, ne de bütünüyle anlamsız bir oyun.
Atıf:
- -> Bilimsel etkileşimi gösteren önemli bir sinyal
ama - -> Tek başına kullanıldığında yanıltıcı olabilen bir metrik.
Bu nedenle giderek daha fazla kurum şu yaklaşıma yöneliyor:
📌 Atıf + niteliksel uzman değerlendirmesi + alan bağlamı
Sonuç olarak atıf, yalnızca bilimsel kaliteyi değil;
✔ ağları,
✔ kurumsal prestiji,
✔ kurumdil ve erişim avantajlarını
da yansıtan bir göstergeye dönüşüyor.
——————————————————————————————————————————
👉 8. Akademik Görünürlük İçin Daha Sağlıklı Yaklaşımlar
Araştırmacılar için:
6.1 Yayın hacmi
✔ Etik ve şeffaf atıf pratiği
✔ Uluslararası iş birlikleri
✔ Açık erişim (uygun olduğunda)
✔ Başlık, özet ve anahtar kelime optimizasyonu
✔ Veri ve yöntem şeffaflığı
Kurumlar için:
✔ “En iyi 3–5 çıktı” odaklı değerlendirme
✔ Narrative CV yaklaşımları
✔ Alan normalize metriklerin kullanımı
📌 Yayın sayısındaki artış, uluslararası görünürlük ve etki ile otomatik olarak örtüşmeyebiliyor.
——————————————————————————————————————————
👉 Son söz
Atıf sayıları önemlidir.
Ama bilimsel değerin tamamı değildir.
Gerçek etki;
✔ uzun vadeli katkı,
✔ yeniden üretilebilirlik,
✔ toplumsal ve bilimsel fayda
ile birlikte değerlendirilmelidir.
Akademik sistem, sayıları değil katkıyı merkeze aldığında daha adil ve sürdürülebilir olacaktır.
——————————————————————————————————————————
#Atıf #BilimPolitikası #AkademikGörünürlük #ResearchAssessment #PublishOrPerish #Bibliyometri #HigherEducation #AkademikKariyer #BilimEtiği

