Böyle bir garantiyi vermeyi çeşitli nedenlerle makul bulmuyoruz. Akademik yayın yapmak oldukça zorlu ve sıkıntılı bir süreçtir ve uzun süreli bir çalışmaya ve yüksek maliyetlere katlanmayı gerektirir. Bu süreçte çeşitli subjektif dinamiklerle karşılaşabilmekteyiz. Örneğin akademik kaygı taşımayan ve yayın işini ticari amaçlarla yapan dergi sayısı oldukça fazladır. Bu tür dergilerin anlaşmalı olduğu ve yazarı yönlendirdiği editing bürolarında edit yaptırılmadığında ilgili makalenin kabul edilme olasılığı yok denecek kadar azdır. Makalelerde hiç dil hatası olmasa bile “poor English” gerekçesiyle makaleleri reddedebilen dergiler bulunmaktadır.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu doğu ülkelerine “intihal” ön yargısıyla yaklaşan dergilerin sayısı da fazladır. Bu tür dergilere makale kabul ettirmek epey çaba gerektirmektedir.
Bununla birlikte, etki faktörü yüksek dergilere her sayı için yüzlerce makale başvurusu yapıldığını biliyoruz. Bu makalelerin tamamının dergi editörleri ve hakemler tarafından detaylı bir şekilde incelenmesi ve somut geri bildirimde bulunulması zaman açısından pek mümkün değildir. Böyle durumlarda birçok makale hiç okunmadan reddedilebilmektedir. Ret gerekçesi ise büyük çoğunlukla “dilsel hatalar” olabilmektedir.
Tüm bu subjektif yaklaşımlarla yoğun bir şekilde karşılaşılan bir ortamda %100 yayın garantisi vermenin gerçekçi olmadığını düşünüyoruz.